Bütün bu keşmekeşin arasında kendimizi arıyoruz. Ne kadar uzağız hayata içinde yaşıyorken. Bi deniz manzarası bi çay bi sigara. Böyle yerlere erken gelip arkadaşı beklemek güzel. Kendine dönüyorsun yeniden yeniden. Bitmeyen bi yola girmişiz. Son nefese kadar devam edecek bi kendi üzerine düşünme yolu. Her an bi gözleyen ben konuşuyor beyninin bi tarafında.
Sigaramı tam söndürememişim dumanı tütüyo, masaların biri boşalıyo derken doluyor, herkes sakin kendi derdinde. Ama kimse mutlu değil. Belki de kendilerini beyin mutsuz ettiğini bilmiyorlar. Hiç nesne ilişkisi okumadılar, kurdukları ilişkilerin dinamiğini belki de hiç öğrenemeyecekler. Belki de biliyorlar bilmiyorum. Ben bilen değilim. Ben hissedenim. Ya da hisseden değilim. Onu da bilmiyorum. Hissetme yolundayım belki. Sonuç olarak bu keşmekeş arasında ben neredeyim kimdeyim hangi sesteyim pes miyim bas mıyım bilmiyorum. Ben yürüdüğüm yolun hangi kilometresindeyim, sağımda solumda kim var bilmiyorum. Gözlerim bağlı kalbim açık. İçinde yaşarken kendisine uzak olduğum hayatı keşfetmeye çalışıyorum. Yorgunum ve hastayım. Bekliyorum. Dinleniyorum. Zira gücüm yok daha fazlasına. Güç toplamak istiyorum.