24 Şubat 2017 Cuma

Hal


Sırtımda bir yük var yenice, iki günlük. Gözlerim yükledi sırtıma ve epey bi ağır. Şimdiden omuzlarım çökmeye başladı. Gördüğüm ve yaşadığım ve hissettiğim şeylerden yoruldum. Kendine acımak, kahretsin tüm dünyanın yükünü ben çekiyorum gibi bi şey değil bu. Enerjimin azalması gibi. Öyle oturup sessizce durmak, ne bi şikayet ne bi iletişim. Bi hevessizlik hakim oldu hayatıma. Hiçbir şey yapmak istememe hali. Neden bu sistemi değiştiremiyorum, kendi sistemime dahi çomak sokamıyorum hissi. Yabancı değil neyse ki bu hallerim. Arada gelir gider. Bazen kısa bazen uzun sürer. Biliyorum son cemreyle beraber umut da düşecek ruhuma. Cemrelerin tamamlanmasını bekliyorum, ruhumun bedenimin bir bütün olabilmesi için. Hıdırellez'i bekliyorum bi de, tüm ritüelleri gerçekleştirmek, dua etmek ve eğlenmek istiyorum. İçten gelerek kutladığım bi bayramım yok. Belki Hıdırellez'i bayram ederim kendime. Ama şimdi o duygudan çok uzağım. Her gün aynı saatte kalkıyorum, aynı saatte gelen aynı otobüse biniyorum, aynı saatte yani gelmem gereken saatten yarım saat geç olarak işe giriyorum. Farklı kişilerle yanı şeyleri yapıyorum. aynı saatte çıkıyorum. İşe dair olan rutinden dahi sıkıldım. Bitmiyor saatler, zaman geçmiyor gibi. Ama yaşlanıyormuşum gibi hissediyorum onu anlamıyorum. Belki de gerçekten yaşlanıyorum. Ne belkisi? Her aynaya  baktığımda arttığını fark ediyorum saçımdaki beyazların. Ruhumun kimseye göstermediğim yansımaları o teller. Ruhum saçlarımda şekil buluyor ve ben iç dünyamı sakladığım gibi onları da saklıyorum. Beni yansıtan her şey bi örtüyle kapatılmış durumda benim tarafımdan, içimde kefen dışımda hicab. Ve omuzlarımda yük. Yeniden, tazecik, hayvan gibi bir yük. İçimde nakliye firmalarının şubeleri. İçim bi hal yeri. Her yerden her şey içimde. İçimde her gün kurulan bit pazarı.
230217

13 Şubat 2017 Pazartesi

sisli

düşünsene gökyüzü kuşlarını da alıp gitmiş
içim biraz öyle işte
mart gelmeden martın dengesiz belli belirsiz havası
sıcak desen sıcak değil soğuk desen soğuk değil
ağlıyo muyum hayır
gülüyo muyum hayır
bir şeyler oluyo içimde henüz tam anlayamadım
bi süredir derinden gelen bir kötülük vardı, belki yayınlamadığım bi şeyler yazdım ve tedavi oldu şimdi bi hava değişimi gibiyim, sisli
havalar ani değişiklik gösterecekse bi sis çöker ya
öyle bi sisin içinde yürüyorum işte yol nereye bilmiyorum güneşe gidiyorum sanki, his işte
sabahtan beri aynı şarkı dilimde uyanır uyanmaz başladım söylemeye
dert bende derman sende
dert bende derman sende
seneler gelip geçse de
aşk beni benden etse de
dünyada hayat bitse de
yine ölümsüz aşk bende
yemek yemeği azalttım bu ara bi de, çünkü kendimden soğumaya başlamıştım
açıkçası pantolonların dar gelmesi koyuyordu, yeni şeyler almak yerine zayıflamaya karar verdim ben de. çünkü alışveriş yapmak benim için kilo vermekten daha zor
yarın antepe gitcez ama. orda yediklerime içtiklerime dikkat edemem, ne varsa gömerim
antep lan bu boru mu mutfak gibi mutfak var adamlarda, gastronomi şehri diye nam salmış.
sonra yine bağlarım sürekli aç moduna
kocam hasta birkaç gündür toparlayamadı, onun hasta olmasına ne kadar üzüldüğümü fark ettim. canım onur.
içimiz dışımız hasta onur
yeğenim de hastaydı. biraz daha iyiymiş. canım çok ciddi hasta olmuş. ve ben hasta olduğunu bilmeden rüyalarımda bebekler boğulan nefes alamayan bebekler gördüm. meğer nefes alamayan benim yeğenimmiş. iki ay önce doğan en miniğimizmiş.



okuldaki odamın kapısına lise taban puanlarını astım
bakıyor kızlar şimdi seslerini duyuyorum içerden
gençliklerine hayran oluyorum, hayatları için üzülüyorum
iyi ya da kötü şeyler hissedebilmek güzel, yaşadığımı fark ediyorum
çanakkaleye yerleşme ihtimalimiz var, daha zamanı var ama yüksek ihtimal gerçek olacak.
bunula alakalı duygularım karışık
bir yanım gitmek isterken bir yanım köklerini sal istanbula diyor
kızlar iyice çoştu arada yanlışlıkla kapıyı açıyorlar gülüşmeler çok eğlenceli
kocam hasta diye erken çıkıp yakın diye annesine gitmiş, ben de okuldan erken kaçcam, zümre toplantısı varmış ilçede ama gitmiycem, sevdiğim bi arkadaşım var onunla görüşcem sonra kocamın yanına giderim.
sevdiğim bi arkadaş, selma, canım benim. benim çok iyi arkadaşlarım vardır, çok severim, varlıklarını derinden hissederim, bazıları yakın bazıları uzak bazılarıyla sık sık görüşüyoruz bazılarıyla telefon görüşmelerimiz bile iki ayda bir ama yakınlık ve sevgi bağını kurabilmiş olmak onların varlıklarını her daim hissettiriyo.
ne diyorduk
ağzımıza ne gelirse onu söylüyorduk
her sabah geç kalıyorum, çünkü buraya gelmek istemiyorum.
ömeri ihraç ettiler ona üzülüyorum. ama en azından artık ne olacağı belli diyorum aylardır açıkta aylardır boşlukta daha beterdi.
bizim lisede bi hocamız vardı soy adı üzerinden Türkçe dersi anlatırsın öyle bir soy adı. büyükkarabak. adı da mertti. gördüğüm en efsane hocalardan biriydi. bi kere çok saygılıydı herkese ve her şeye hatta öğrenciye bile. tam bir beyefendi olarak öğrenciye siz diye hitap ederdi. ekonomi okumak istemiş babasının zoruyla Boğaziçi makine mühendisliği okumuş sonra al sana diploma diyip İngilizce öğretmenliği yapmış. içinde kalmış napcan ekonomi kitap çevirisi falan yapmış adam. neyse bu hocamız sağlam solcuydu. şimdiki gibi 1 mayısın tatil olmadığı zamanlarda, taksim yasaklarında giderdi meydana coplanıp tazyikli suyla yıkanıp gelirdi okula. zaman zaman gugıllardım napıyo diye, sendikalar dernekler sol oluşumlar içindeydi hep. onu da ihraç etmişler. terörist ilan etmişler. göndermişler. bi anı geldi aklıma bi kız vardı berrenur diye lisedeyken. hatta Galatasaray üniversitesinde bi mühendislik kazandı falan çok başarılıydı hatun. bu lise sonda, üniyi yurtdışında okumak için yurtdışı bağlantılı bir yerin mülakatına girmişti. mülakatı yapanlar sen neden kapalısın niye böyle giyiniyosun gibi şeyler sormuş, bunu mert hocaya anlatmıştı. mert hoca da ona kimse sen niye pantolon giyiosun diye soruyomuymuş demişti bildiğin öfkelenmişti adam densizlerin tavrına. insana insan olduğu için değer veren tüm sembollerden ziyade bi adamdı. sadece muhalifti. haksızlığa. o başörtülü kızın uğradığı haksızlığa da diğer herkesinkine de. ihraç etmişler. iki ay önce Fenerbahçe Anadolu lisesinde görmüştüm. açık öğretim sınavına girmiştim, bi baktım gözetmenim olmuş. birkaç sohbet birkaç anı güzel olmuştu hani.
neyse öyle işte
hayat böyle benim bu ara
kuşlarıyla beraber eksik gökyüzü gibi
bir sis bulutunun içi gibi
100217

8 Şubat 2017 Çarşamba

Noksan


içimde 'susma sustukça sıra sana gelecek' sesleri

içimde akşam saat dokuzda

bir dakikalığına ışıkları yakıp söndürme isteği

içimde bütün hesaplara isyan

bir yeter çığlığı

son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir aşk