9 Kasım 2015 Pazartesi

Adım adım görünmezliğe - Eşi kaybolmuş çorap


Görülmeyen bi duygu, görünmeyen bi duygu, görülmemişlikten gelen bi duygu...
Yok oluyorum, bedenim yavaş yavaş eriyor sanki, kollarım eriyo damlıyor önce, mum gibi tıpkı, kimseyi sarılacak kol kalmıyo... 
Sırtımdan alevler çıkıyor, kimse sarılamıyor bana...
Göğüs kafesim ayrılıyor, içindeki organlar dışarı çıkıyor, görünmez oluyorum....
Görülmemiş çocukmuşum ben, hiç olmamışım, görülmek var olmak için yaşamışım her şeyi, şimdi her görülmediğimde kayboluyorum...
Görünmezliği ben buldum işte, bedenimi yok etmeyi...
Siz bana bakmadığınızda yok oluyorum, görünmez kahraman oluyorum... 
Kaçmak istiyorum, tolore edemiyorum. 

Ben buldum görünmezliği ben, görünmüyorum ben, hayalet gibiyim burda, anlamı yok burda olmamın. Yürüyecek ve yürütecek gücüm yok, ayaklarım kesiliyo, kaçacak gücüm bile yok, çığlık atmak istiyorum. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. 



Siz hiç yürürken hava akımını bozduğunuzu düşündünüz mü, hava akımını bozmak canınızı yaktı mı?
Görünmez bi akım olmak isterdim ben.
Hamağın ağaca bağlandığı ip olmak isterdim.
Mutfak çekmecesinde yumurta fırçası olmak isterdim.
Bozuk bir uzaktan kumandalı araba olmak isterdim.
Bi eşi kaybolmuş çorap gibiyim, gereksiz, işe yaramaz, çöpe atılmak isterdim...

6 Kasım 2015 Cuma

Ben ölsem ne olur?

Ben ölsem ne olur?
Neredeyim?

Ölmek için en doğru zamanda olduğumu düşünüyorum. Bunu içsel olarak hissediyorum. 


Ben ölsem bugün şimdi ne olur?
Annem üzülür, ağlar, sesi kısılana kadar bağırarak, senfonik bir yükseklikte ağıtlar yakarak ağlar, kendisine üzülmek için, ağlamak ve acısını konuşmak için, acıların en acısını da yaşadım demek için fırsat bulmuş bi şekilde ağlar. Uzun süre benim ölümümle en merkezde olur. Anlatacak en büyük kederi yaşamış olur ve böylece acıların kadını olmakta onu kimse geçemez... Sonra alışır, önünde sonunda alışır, ölümüme güzellemeler yapar, bana hiçbir zaman sahip olmadığım kanatlar takar bi de iyi ki evlenmeden çocuğu olmadan öldü ona kim bakardı der... Dedim ya ölmek için ideal zamanda olduğumu düşünüyorum diye, annem de buna hak verir eminim... 

Babam üzülür sonra... Facebook'ta kızını kaybettiğine cenazesinin nereden hangi namaza müteakip kılınacak namazın ardından toprağa verileceğine dair bir yazı paylaşır, yüzlerce kişi bu gönderiye taziye yorumları yazar, babam bundan gizli bi haz duyar ama imkansız itiraf ettiremezsin bunu, teker teker her yoruma cevap verip beğenir ve bu da gizli hazzın ispatıdır. Çok konuşmaz, üç gün ya da bir hafta işe gitmez, evde misafir yoksa ve Galatasaray'ın maçı varsa belki ilk gün izlemez ama ikinci günse maç kaçırmaz, o maç izlenir... Bi süre telefonları susmaz, teker teker kimin aradığını adı gibi bilir, çünkü bu önemlidir, iştahtan kesilmez kilo vermez ve kafasını koyduğu gibi uyur... 

Ablam... Büyük ablam... En samimi o üzülür, içi yanar ama çocuğu olduğu için acısını yalnızken daha çok yaşar. Olgun bi şekilde kabullenir, Allahtan geldik ona döndürüleceğiz der, arkamdan Kuran okumayı ihmal etmez. 

İkizim... Beraber doğduk ayrı ayrı ölüyoruz diye acitasyon yapar, cenazeyle ilgilenir, tabutun en başında durur, beni mezara indirir. Yıkılmaz. Çocukluktan beri geçemediği başarılarım kıyaslanmalar ve önde oluşum anlamını yitirir, artık benden çok yaşayarak her halükarda beni geçecektir, karısı ve çocuğu ile hayatına devam eder, arada kederlenir, kızı olursa bi ihtimal adını Merve koymayı teklif edebilir... 

Küçük ablam... Ölümüm hiçbir şey yapmadığım halde yıllardır benle konuşmadığı için onda herhangi bir pişmanlık uyandırmaz, annemle babamla ikizimle küs kalmaya devam eder ve ölümüm onu rahatlatır. 

Sevgilim... Üzülür... Tüm kavgalar için pişman olur muhtemelen, sık sık kabir ziyareti yapmaya üşenir, dünyası başına yıkılmaz ama yaşadığı acı ona mazoşistçe bi haz verir. Cenazeme katılıp katılmayacağı konusunda emin değilim. Pek kişiyle konuşmaz, işine gücüne bakar, bi gün birini sever farkında olmadan beni unutmuştur. Yoluna bakar, ömür boyu acıların adamı, kalabalıkların yalnızı edebiyatı yapar ve kimseye köpek gibi aşık olamaz, en büyük travması benim ölümüm olsa da ölümü normalleştirir ve duyarsızlaşmış görünür, sıkışma hissettiğinde bayılmaları kolaylaşır ve sıklaşır. 


Ben ölürsem ne olur, yeğenlerim hatırlamaz bile büyüdüklerinde bi halamız bi teyzemiz vardı demezler, fotoğraflardan tanırlar beni. Kuzenlerim ölümü öyle derin yaşadılar ki onlara da işlemez... 

Ben ölürsem okulun websitesinde cenaze duyurusu yapılır, taziye mesajı yayınlanır, okuldakiler resmimi öğretmenler odasındaki panoya asar, üzülürler, yeni atama olur kadroya, sürekli bi kıyaslama yapar ona beni anlatarak gelen kişinin canını sıkarlar, sendika üyelere mesaj atar, insanlar bu kim derler... 

Enstitünün Yahoo grubunda cenaze bilgileri ve taziye Mail'leri atılır, arkadaşlar üzgün olduklarını söyleyerek birkaç cümleyle beni anlatırlar, psikoterapi enstitüsü mensuplarından birini kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz gibi klişe cümleler kurulur. 

Birkaç vatzap grubunda adım geçer, hattım kapanınca hepsinden çıkmış görünürüm, bunu gördüklerinde kendi ölümlerini düşünürler...

Kimsenin gerçek anlamda evladı hissetmediğim için içim rahat, ölebilirim.
Kimsenin annesi olmadığım için içim rahat, ölebilirim.
Kimsenin karısı olmadığım için içim rahat, ölebilirim.
Biri hariç kimsenin gerçek anlamda kardeşi hissetmediğim için içim rahat, ölebilirim...

Evet biliyorum gerçekten üzülecek insanlar var ama kimsenin hayatında tam olarak var olmadığım için ölümüm kimseyi acıtmayacak...
Dedim ya ölmek için en uygun zamandayım. Kimsenin bi şeyi değilim ve arkamda kimseyi bırakmıyorum ömür boyu bana yanacak. Henüz sökülmez kökler salmadım dünyaya. Kaldı ki ölmek için doğuyoruz, ne kadar erken o kadar iyi...



Ben hiçbir yerin ortasındayım. Ortadan kaybolmam burayı kusursuz bir dengeye sokacak...

İntihar edecek götüm yok... Ki zaten inancım buna müsaade etmiyor, yine de bütün hayatım boyunca işleyeceğim günahların toplamıyla intiharın günahını bir terazide tartmak isterdim. Sonuca göre karar vermek için... Kıyamete kadar intihar sahnesini tekrar yaşamayı göze alabilirim belki ama kıyametten sonra cehenneme, burdan daha kötü bi yere gitmeye isteğim yok. 

Yani intihar edemem... Ama şu an tek bi isteğim var anne olmadan önce ölmek istiyorum... 

Nasıl nerede ne zaman Allah bilir... 

1 Kasım 2015 Pazar

Yalnızlık üzerine...

Ben güçlü olabilirim... Ki öyleyim...
Ama sen biraz da olsa sahiplenmelisin beni...
Korumak istemelisin...

Babam da korumazdı...
Belki de aynı güvensizliği yaşamak için buldum seni 
Yine güçlü olmak zorunda hissedeyim diye varsın 
Yine aynı yalnızlığı tek başımalığı yaşamak için...

Aile dedikleri kurumdan zerre bi şey beklemem...
Babam üniversiteye yalnız yollamıştı 
Annem gitsene sen de yalnız gönderme dediğinde ne var taksiyle gidiyo demişti
Şimdi bakıyorum da ilk kez bi açıdan babama benzediğini görüyorum...

Şimdi belli ki kendimi ömür boyu güçlü ve tek başıma hissetcem...

Sırtımı dayayacak yerim yok benim
Gözümü kapatıp kendimi bırakabileceğim bi kucak yok...

Ben bi yanlış yapsam tek başımayım...

Aldığım bütün kararlarda sadece kendime güvenebilirim
Kendime güvenerek adım atabilirim
Arkamda kimsenin desteği gücü olmadan sadece kendime...

Kimseye güvenerek bi yola çıkamam
Kimse yok çünkü...

Benim arkamda 'ya ben ne yaparsam yapayım beni yalnız bırakmaz' diyeceğim kimse yok...

Sırtımı dayayacak yerim yok benim...

Herkes belli koşullar altında var, sen de öyle... 
Seninleyken de güçlü olmak zorundayım...
Seninleyken de bir başımayım...

Sırtımı dayayacak yerim yok benim...