16 Mart 2017 Perşembe

KADIN

merhaba ben kadın. geçenlerde günüm vardı hani. sekiz martta.
biraz onunla ilgili yazmak istiyorum.
aslında bir iki sorum var sadece onların cevabını arıyorum.
biz hangi kadınların gününü kutluyoruz, bir
kimde hangi farkındalığı oluşturmaya çalışıyoruz, iki ve bunu nasıl yapıyoruz, üç.

geçenlerde bi veli geldi. aslında konu çocuk, evde ders çalışmaması falan filan. bu konular zerre ilgimi çekmiyor, kim gelirse gelsin altını deşiyorum genelde. bunu da deştim biraz. kadın çocuğunun başarlılı olmasını istiyor çünkü kendisi kabul etmese de tek kurtuluşu o. 17 yaşındayken deli gibi döven babasından kurtulmak için evlenmiş, iki yıl içinde kocası dövemeye başlamış, o şu an 28 yaşında iki çocuk annesi ve hergün dayak yiyen bir kadın. bi sürü şey sordum sordum kadına, şunu da düşündün mü diye. cevaplar; ''boşanıp babamın evine gidemem, babam hala annemi dövüyor, daha kötü orası'', ''yok ailesi de kendi gibi, kimsenin kimseye desteği yok, yeğenleri, hırsızlık bile yapıyor'', ''dikiş biliyorum konfeksiyonda çalışırım ama boşanıp çocuklarımın almak istesem vermezler çocuklarımı'', ''polise gidip kadın sığınma evine de gidemem, öldürürler hocam bilmezsiniz bunları, benim akrabam gitti kadın sığınma evine, buldular kızı, öldürdüler''
...

bunlar sadece tek bir kadından. bu cümleler gibi neler duydum daha bir sürü kadından. ve yapabileceğimiz ne var bu kadınlar için diyorum her seferinde ama elde kocaman bir sıfır. çünkü sen o karısını her gün döven vandala  hiçbir şey anlatamıyorsun, mümkün değil, o adam kendisine kendisi gibi bi çevre oluşturdu zaten, senin sesin ona ulaşmıyor bile, boşlukta kayboluyor.

yıl oldu 2017, biz insanlıktan nasibini almamış kişilere kadın haklarını anlatmaya çalışıyoruz hala. sesimiz boşlukta. utanç verici. Havanda su dövüp duruyoruz resmen.

hadi bu insanlıktan nasibini almamış kişileri geçtim kadın sığınma evleri diyosun, mor çatılar var diyosun, yani devlet ''baba'' var diyosun ama KORUNAKSIZ, GÜVENSİZ. kendine sığınanları koruyamayan devlet yüzünden buraya da gidemiyor kadınlar, susuyorlar oturuyorlar, her gün uydurulan manyakça bir sebepten dayak yemeye devam ediyorlar. çünkü devletin onlara verdiği, güvenliklerini sağlayacak bi garanti yok. ve bu kadınlar sırf ölmemek için boşanamıyorlar. ve neden ölmek istemiyorlar biliyor musunuz; ''kocam beni öldürürse çocuklarımın babası annelerini öldürmüş olacak, yazık çok ağır gelir çocuklara, allah normal ölüm verse bari diye dua ediyorum'' diyorlar. gerçekten yaşadıkları hayat bu.

öte tarafta, sosyoekonomik düzeyi yüksek, eğitimli ve kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlar kadınlar gününü yemeklerle konserlerle pastalarla böreklerle kutluyor. her okulun kadınları toplaşıp öğretmen evlerinde ya da meyhanelerde bilmem ne yemekler yiyor bir günlük zevkü sefanın tadına varıyor. orayı da çok eleştiremiyorum aslında, hem çalışıp hem ev işleri hem yemek hem çocukla ilgilenen kadınlar kendilerine sunulmuş tek bir gün çocukları kocalarına bırakıp dışarı çıkabilme lüksü yaşıyorlar. çünkü paran da eğitim seviyen de artsa hemen her şey senin görevin. ama bu kesim en azından dayak yemiyor, bu kesim en azından kadınlar günüyle ilgili yanlış da olsa bi bilinci olan kocalara sahip. bu kesimin kocaları en azından bir gün lütfediyor eşlerine.

feminist ve sendikal bir arkadaşla konuşmuştuk. ''sekiz marttaki yürüyüşlere anneler de gelsin istiyoruz, sendikada oyun alanı oluşturalım çocuklarla ilgilenen birileri olsun, biz de yürüyelim eğlenelim diyoruz ama çocuklarla ilgilenen kadın olmasın, çünkü onun günü, erkekler sendikaya gelsin çocuklara baksın istiyoruz ve kimse çıkmıyor yıllardır. ama bu erkekler defalarca kere ya biz de sizle yürüyelim kadın haklarını savunalım diyorlar. çocuk bakmaları teklif edilince saniyesinde arazi.'' diye anlatmıştı. size durumu anlatabildim mi. bıraksan senle yürüyecek yok efendim eşitlikçiyiz bilmem ne diyen dürzüler için bile eşit değiliz. onlar için bile çocuk bakmak kadının görevi. bu sözde eşitlikçi kişiler anca eril cümlelerle kadınlıkla, kadın haklarıyla ilgili yazılar yazıp duyar kasarlar. zaten ne hikmetse 8 martta yazı yazmamış olan eli kalem tutan er kişi kalmamıştır. derdinizi biliyoruz beyler. yani osuruktan teyyare tarzı desteklere kanmıyoruz. kadının kadından başka dostu olmadığının farkındayız.

sonuç olarak şahsen kadınlar gününü, öteki sözde önemli günler gibi değerlendirmiyorum. bu anneler günü, sevgililer günü gibi hadi ekonomiye can verelim günü değil bence, her ne kadar tüm mutfak markaları indirime girse de. bu gün bence bir farkındalık, insanlara zorla da olsa bi şeyler anlatmaya çalışma günü. zor biliyorum, çok yolumuz var biliyorum. çok yorgunuz ve çok ölüyoruz biliyorum ama neden olmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder