Ben ölsem ne olur?
Neredeyim?
Ölmek için en doğru zamanda olduğumu düşünüyorum. Bunu içsel olarak hissediyorum.
Ben ölsem bugün şimdi ne olur?
Annem üzülür, ağlar, sesi kısılana kadar bağırarak, senfonik bir yükseklikte ağıtlar yakarak ağlar, kendisine üzülmek için, ağlamak ve acısını konuşmak için, acıların en acısını da yaşadım demek için fırsat bulmuş bi şekilde ağlar. Uzun süre benim ölümümle en merkezde olur. Anlatacak en büyük kederi yaşamış olur ve böylece acıların kadını olmakta onu kimse geçemez... Sonra alışır, önünde sonunda alışır, ölümüme güzellemeler yapar, bana hiçbir zaman sahip olmadığım kanatlar takar bi de iyi ki evlenmeden çocuğu olmadan öldü ona kim bakardı der... Dedim ya ölmek için ideal zamanda olduğumu düşünüyorum diye, annem de buna hak verir eminim...
Babam üzülür sonra... Facebook'ta kızını kaybettiğine cenazesinin nereden hangi namaza müteakip kılınacak namazın ardından toprağa verileceğine dair bir yazı paylaşır, yüzlerce kişi bu gönderiye taziye yorumları yazar, babam bundan gizli bi haz duyar ama imkansız itiraf ettiremezsin bunu, teker teker her yoruma cevap verip beğenir ve bu da gizli hazzın ispatıdır. Çok konuşmaz, üç gün ya da bir hafta işe gitmez, evde misafir yoksa ve Galatasaray'ın maçı varsa belki ilk gün izlemez ama ikinci günse maç kaçırmaz, o maç izlenir... Bi süre telefonları susmaz, teker teker kimin aradığını adı gibi bilir, çünkü bu önemlidir, iştahtan kesilmez kilo vermez ve kafasını koyduğu gibi uyur...
Ablam... Büyük ablam... En samimi o üzülür, içi yanar ama çocuğu olduğu için acısını yalnızken daha çok yaşar. Olgun bi şekilde kabullenir, Allahtan geldik ona döndürüleceğiz der, arkamdan Kuran okumayı ihmal etmez.
İkizim... Beraber doğduk ayrı ayrı ölüyoruz diye acitasyon yapar, cenazeyle ilgilenir, tabutun en başında durur, beni mezara indirir. Yıkılmaz. Çocukluktan beri geçemediği başarılarım kıyaslanmalar ve önde oluşum anlamını yitirir, artık benden çok yaşayarak her halükarda beni geçecektir, karısı ve çocuğu ile hayatına devam eder, arada kederlenir, kızı olursa bi ihtimal adını Merve koymayı teklif edebilir...
Küçük ablam... Ölümüm hiçbir şey yapmadığım halde yıllardır benle konuşmadığı için onda herhangi bir pişmanlık uyandırmaz, annemle babamla ikizimle küs kalmaya devam eder ve ölümüm onu rahatlatır.
Sevgilim... Üzülür... Tüm kavgalar için pişman olur muhtemelen, sık sık kabir ziyareti yapmaya üşenir, dünyası başına yıkılmaz ama yaşadığı acı ona mazoşistçe bi haz verir. Cenazeme katılıp katılmayacağı konusunda emin değilim. Pek kişiyle konuşmaz, işine gücüne bakar, bi gün birini sever farkında olmadan beni unutmuştur. Yoluna bakar, ömür boyu acıların adamı, kalabalıkların yalnızı edebiyatı yapar ve kimseye köpek gibi aşık olamaz, en büyük travması benim ölümüm olsa da ölümü normalleştirir ve duyarsızlaşmış görünür, sıkışma hissettiğinde bayılmaları kolaylaşır ve sıklaşır.
Ben ölürsem ne olur, yeğenlerim hatırlamaz bile büyüdüklerinde bi halamız bi teyzemiz vardı demezler, fotoğraflardan tanırlar beni. Kuzenlerim ölümü öyle derin yaşadılar ki onlara da işlemez...
Ben ölürsem okulun websitesinde cenaze duyurusu yapılır, taziye mesajı yayınlanır, okuldakiler resmimi öğretmenler odasındaki panoya asar, üzülürler, yeni atama olur kadroya, sürekli bi kıyaslama yapar ona beni anlatarak gelen kişinin canını sıkarlar, sendika üyelere mesaj atar, insanlar bu kim derler...
Enstitünün Yahoo grubunda cenaze bilgileri ve taziye Mail'leri atılır, arkadaşlar üzgün olduklarını söyleyerek birkaç cümleyle beni anlatırlar, psikoterapi enstitüsü mensuplarından birini kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz gibi klişe cümleler kurulur.
Birkaç vatzap grubunda adım geçer, hattım kapanınca hepsinden çıkmış görünürüm, bunu gördüklerinde kendi ölümlerini düşünürler...
Kimsenin gerçek anlamda evladı hissetmediğim için içim rahat, ölebilirim.
Kimsenin annesi olmadığım için içim rahat, ölebilirim.
Kimsenin karısı olmadığım için içim rahat, ölebilirim.
Biri hariç kimsenin gerçek anlamda kardeşi hissetmediğim için içim rahat, ölebilirim...
Evet biliyorum gerçekten üzülecek insanlar var ama kimsenin hayatında tam olarak var olmadığım için ölümüm kimseyi acıtmayacak...
Dedim ya ölmek için en uygun zamandayım. Kimsenin bi şeyi değilim ve arkamda kimseyi bırakmıyorum ömür boyu bana yanacak. Henüz sökülmez kökler salmadım dünyaya. Kaldı ki ölmek için doğuyoruz, ne kadar erken o kadar iyi...
Ben hiçbir yerin ortasındayım. Ortadan kaybolmam burayı kusursuz bir dengeye sokacak...
İntihar edecek götüm yok... Ki zaten inancım buna müsaade etmiyor, yine de bütün hayatım boyunca işleyeceğim günahların toplamıyla intiharın günahını bir terazide tartmak isterdim. Sonuca göre karar vermek için... Kıyamete kadar intihar sahnesini tekrar yaşamayı göze alabilirim belki ama kıyametten sonra cehenneme, burdan daha kötü bi yere gitmeye isteğim yok.
Yani intihar edemem... Ama şu an tek bi isteğim var anne olmadan önce ölmek istiyorum...
Nasıl nerede ne zaman Allah bilir...
aslında sonların üzülecek bir tarafı yok , içimizde susturamadığım merak sonraki hayat sıkıcı bu dünyadan kurtulma ihtiyacı aslında içinde azımsanacak kadar az değil. Sence ne olacak sonra ? level up mı yapıcam yoksa yokluk değer mi buna sanırım değer
YanıtlaSilölüm sadece sonraki dünyaya geçiş değil ki bu dünyadan kopuş aynı zamanda, benim arzum bu dünyadan kopuş, sonrası level up olur level down olur ne önemi var.
Silamaç sızım amaçsız
YanıtlaSilBİr yandan gitmek istiyorum. Kendime bir faydam yok. Ölsem ne olur ki? Ama o tetiği çekecek cesarette yok. Ama ölsem diyorum bari ölümüm güzel olsun.
YanıtlaSilBilmiyorum neden yaşıyor keşke doğmaz olaydım sevdiğim tek varlığım giti ama ben de onun la beraber melek olup uçsam mi diyorum tek o tek ama bunu biliyorum konseyi onun kadar seveme ve konseyi kalbime alamam diyor lar ya anne baba kardeş in için yaşa benim için tek yaşayan varlığım gitmiş melek olmuş ben neden yaşayayım Ahmet Kaya misali kafama sıkıcam ve gidicem melek olup niye buraya yazma gereği duydum onu da bilmiyorum ama şunu diyim okuyanlara Allah tan çok sevmeyin sevince benim gibi kaybediyor sunuz
YanıtlaSilÖncelikle yazının tamamını okuyamadığım için yazardan özür diliyorum,insan öyle tuhaf bir varlık ki anlaşılır olması bazen mümkün değil. Zamana ve zemine göre öyle tuhaf hareketleri var ki... Yaptığı seçimlere şaşırdığı da oluyor üzüldüğü de, bugün istediğine yarın razı olacak mı olmayacak mı diye hiç düşünmeden öyle kararlar veriyor ki hayret birşey, ya da dün verdiği kararların seçimlerin belki de bugün pişmanlığını yaşıyor. Tıpkı benim şu anda yaşadığım gibi... Bugün ölsem kim ağlar kim sızlar kim üzülür kim sevinir az çok tahmin edebiliyorum. Aslında çoğu zaman umrumda değil diye düşünsemde düşünmeden olmuyor, ne gereği var benim rahatım için ya da sadece beni ilgilendiren seçimler için başkalarının rahatını, huzurunu, düzenini, psikolojisini bozmaya. Ben kimim ki insanları boş yere derde sokayım deyip sıyrılıyorum ölüm düşüncesinden... Zamanı gelince zaten olacak... Daha derin düşünüpte imanımı sıkıntıya sokmaya ne gerek var. Üzülenler olur elbette ama ne zamana kadar? Kimse kimsenin yasını ilk günmüş gibi tutmaz, alışır zamanla, üzülüyorsa da kendi menfaati için üzülür, aslında üzülmez hasret çekmemektir, yokluğuna alışmak istemediği içindir belki de. Uzun lafın kısası besmele çekip abdest alıp, iki rekat namaz kılmak en iyisi...
YanıtlaSil