Orada biri var
mı?
Duymak
istiyorum.
Kimse var mı
bunu okuyan?
Bi ses
verseniz keşke, keşke bi el etseniz.
Ben varım
burdayım deseniz.
Sahi aranızda
beni göreniniz var mı?
Pardon beyefendi
buradan 165 boylarında, beyaz tenli bi kız geçti mi, 24-25yaşında. Görmediniz demek.
Karşınızdayım oysa. Şu an da mı görmüyorsunuz? Yoksa görünmezliği mi buldum
ben. Evet görünmezlik, bulmuştum ben unu daha önce.. Satsam iyi para eder,
param olunca da beni görürler, ben de birilerini ‘görmek’ zorunda kalırım ama. Evet,
para ile görmek, para ile görülmek ne kadar da uydu birbirine. Dilin güzelliği
midir bu olan. Hayır hayır gözlerinde dolar işaretleri olan yılların karikatürü
bu durum. Ne kadar da kültürel di mi bu konu. Para. Para varsa insan da var,
görünmezlik de var, görünürlük de var. Ama gerip bir şey söyleyeceğim şimdi. Geçen
iktisatçı biri (ömer Cansızoğlu) ekonominin büyük teorilerinin(keynesyen,
kapitalizm oportünizm vs.)
bi sıkıntısı vardır dedi, içlerine insan koyunca çalışmazlar. Evet para öyle
bir var ki onun var olması için insana ihtiyacı yok. Ama insanın var olabilmek
için paraya ihtiyacı var. Hem de çok paraya ihtiyacı var. Ne kadar paran varsa
sen de o kadar varsın. Neyse parayla ilgili bu kadar cümle kurmayı
yakıştıramıyorum kendime. Parayla para politikacıları ilgilensin, dünyanın en
çirkin iki kelimesi bir araya gelmiş, para politikaları olmuş ve şu an benim
zihnime bi sürü anı gelmiş, içinde para olan ve rahatsız edici… Bırakıyorum bu
kısmı, yanının bu oturumunu kapatıyorum. Bu benim işim değil, benim işim insan,
benim işim psikoloji. Görünmeyeni buluyorum ben. Derindekine ulaşıyorum. Okyanusa
dalıp inci çıkarıyorum. Rüyaları sembolleri yorumluyorum. Bilinmezi aydınlatıyorum.
Ben her insanda yeni bir şeyler daha öğreniyorum. Elimden soğuk kağıtlar
geçmiyor, karşımda kanlı canlı bi insanla sıcak ilişkiler kuruyorum. Paranız size
kalsın bana ilişki verin. Var olan birilerini görmek istiyorum. Evet belki de
birilerinin varlığına inanmak için bu meslekteyim. Sırf birilerinin varlığını
görmek için onların dertlerini dinlemeyi göze aldım. İyi anlarında olamayacağım
için kötü anlarında yanlarında olmayı istedim. Birinin hayatımda var olması
için mutsuz olmasını bekledim. Bu ne kadar acı biliyo musunuz. Siz acı nedir
biliyor musunuz.
Acı ne
biliyo musunuz. Acı, var olamamak. Siktir edin yukarda yazdıklarımı. Yok kimse
yokmuş da, yok insanlar var olsunlarmış da. Acının kendisi var olamamak. Benim derdim
hayatımda var olmayan insanlarla değil aslında. Şimdiye kadar ki yazdıklarım
kendi içindeki sıkıntıyı dış nesneye atarak yansıtma yapmak, problem bende
değil onda demek. Ama hayır. Durum göründüpünün tam tersi. Benim var olmayan,
karşımdaki değil. Var olmayan benim. Ben yokum. Evet ben yokum.
En son
görünmezliği bulmuştum bilmem bahsetmiş miydim. İşte bulduktan sonra o
görünmezlikte kaldım. Sonra tekrar görünür olmayı bulamadım. Öyle filmlerdeki
gibi de olmuyormuş. Belli bi süre sonra tekrar görünür olmak gibi bir şey
yokmuş, Hollywood’a kandık, yandık anam yandık. Ama ben zaten fazlalıktım. Erkek
olsun diye doğurulmuş iki çocuktan kız olarak dünyaya gelen ve daha anne
karnından fazlalık olan biriydim. Yok olmam sistemi dengeye getirdi. Düşünsenize:
Bir erkek istiyorduk sen de eşantiyon promosyon geldin sözleriyle büyümüş ben
için görünmezliği bulmaktan başka çare yoktu.
Arada görünmek
zorunda kaldığım bütün zamanlarda da normal insanlar burada nasıl davranır diye
düşünerek yaşadım. Yaşamak davranmak için düşünmem lazımdı çünkü zaten fazlalık
olarak çıkıntı olmamalıydım. Normal olmalıydım ki göze batmıyım. Göze batmıyım
ki zaten fazlalık olduğum üzüme vurulmasın. Sahi kütlesel çekime dahil miyim
ben. O kadarlık da mı var olmadım. Neyse…
Evet bunu
bile anlattım daha ne anlatayım. Uyumam gerekiyor. Beynimi iyi hissetmiyorum. Sinyaller
veriyor. Alıyorum ben de.
Yarın bi
şeyler eklerim belki. Şimdi vücudumda kalan son kuvvetle bu yazıyı yayınlıycam.
İyi zamanlar.
Orada her zaman biri var 🙋🏻
YanıtlaSil